Pamukkale Travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti. ( Pamukkale - Denizli )
Pamukkale Travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti.
Çocuk
iken takvim yapraklarında görürdük bazen, şimdilerde ise internetten bakar
olduk. Geçirdiğimiz süreç her zaman der ki bize bakabiliyorsan o fotoğraf
karesini görebilme şansın vardır.
Yaşadığımız
yerlere saatlerce uzak olsa da aklımızda olmayan noktaları neden gezmeyi tercih
ederiz. Sanırım keşfetmenin hazzını ve baktığımız o fotoğraf karesini yaşayarak
görmenin verdiği mutluluğu tatmak için. Bu hisler ile çıktığınız yol hiçbir
zaman uzun gelmez size. O yüzden bakabildiğiniz fotoğraf karesi var ise oraya
gidebilme şansınız da vardır.
Çıktığımız
yolda ilk gezi durağımız oldu Pamukkale. Dağ yamaçlarına akan karlar gibi
bembeyaz güzellikler içerisine yer alan Pamukkale Travertenlerine.
Travertenlere
yaklaştıkça dağ yamaçlarından aşağı doğru akan beyazlık dikkatinizi çekecektir.
Öncelikle aracınızı yol üzerinde bir alana park etmeniz gerekmekte. Bu alana
ait özel bir park alanı bulunmamakta. Park için sanırım 8-10 TL bir ücret
alınıyor. Ancak kalabalık olması sebebi ile park yeri bulmak biraz zor olacağı
için yolun biraz ilerisinde travertenlere girişe 5 dakika yürüme mesafesi olan
bir noktaya aracınızı bırakabilirsiniz. Biz yer aramak yerine direk biraz
mesafe olan bu noktaya aracımızı bırakarak başladık.
Travertenlere
giriş müze kart ile yapılabilmekte. Müze kartı olmayanlar için gişeden giriş
kartı alınabiliyor.
Müzeye
malumunuz Corona Virüs tedbirleri dolayısı ile maskesiz giriş yasak. Yasak
olması bir yana zaten sizler de kalabalığı görünce maske takmak isteyeceksiniz.
Terliklerimizi
çıkartarak bembeyaz yapısı ile neye ayak basacağımızı bilmeden ilerlemeye
başlıyorsunuz.
Travertenlere
terlik, deniz ayakkabısı veya farklı bir ayakkabı türü ile giriş yasak. Yalın
ayak yürümek durumundasınız. Güvenlikler birçok noktada kontrolü sağlamak için
bulunmakta ve kurallar doğrultusunda uyarı gerçekleştirmekteler. Malum yürüyüş
sırasında ayağınızda terlik veya ayakkabı olmayacağı için taşımak durumunda kalacaksınız.
Elinizde taşımak istemiyorsanız ufak bir sırt çantası ile giriş yapıp içine
yerleştirerek ilerlemeniz daha kolay olacaktır.
Travertenlere
ilk adımı attığınızda kendi kendinize diyorsunuz ki takvim yapraklarından,
internetten aklımızda kalan o fotoğraf karelerinin içerisindeyim artık.
Gezilerimiz
sırasında adet olmuş ya adım atar atmaz fotoğraf çekmeye başlıyoruz her yerde.
E tabi ki biz de herkes gibi girer girmez orada da çekelim burada da çekelim
diye zaman harcadıktan sonra kademeli olarak ilerlemeye başladık.
Zemin
bembeyaz bir kaya ve beyaz macun gibi bir çamur ile kaplı. Su aktığı ve kuru
olan alanlar mevcut. Eğer suya girmek gibi bir düşünceniz var ise ona göre
giyinerek hazırlıklı gitmenizi öneririz.
Oluşmuş
havuzlar içerisinde birçok kişi suya girmekte ve zeminde yer alan çamuru
ciltlerine sürmekte olduğunu gördük. Ancak suyun rengi ve zemindeki çamurun
temizliği konusunda duyduğumuz tereddütten kaynaklı biz suya girmedik.
Adım
adım ilerler iken ayağımıza değen taşlar ister istemez rahatsızlık veriyor
ancak yapacak bir şey yok deyip yavaş yavaş ilerliyoruz. Bazı alanlarda sanki
moloz kalıntıları gibi taş parçaları kalmış.
Sonra
yürürken duyuyoruz ki meğerse travertenlerin zarar gören kısımları ve belirli
bölgeler turizm sektörü gözetilerek yapay hale getirilmiş ve tamamlanmış. Ayağımıza
değen taş parçalarının sebebi buymuş.
Travertenler
doğallığından biraz uzaklaştırılarak yapay hale getirildiğini biri söylemese
zor anlarsınız tabi. Yani anlayacağınız Travertenler var, ancak eksik kalan
kısımları bazı müteahhit arkadaşlarca tamamlanmış diyelim. :D
İster
istemez bunun farkına varınca ekonomi ve turizm hedefleri gözetilerek el
değmediğini düşünerek adım attığımız Pamukkale Travertenlerinin, ziyaretçilerin
görmek isteyebileceği yapıya dönüştürüldüğünü üzülerek gözlemliyoruz. Tamamına
dokunulmamış ancak birçok bölgede suyolları havuzlar açılarak yapay temalar
eklenmiş. Yapay olarak oluşturulmuş alanlar ziyaretçiler tarafından
kullanılırken ilerledikçe el değmemiş ve doğallığı ile bizlere ışığını yansıtan
travertenleri de keşfediyoruz.
Fotoğraf
çekmek için giriş kısımlarında zaman harcamamanızı öneririz. Çünkü
Travertenlerin en üstüne çıktığınızda karışılacağınız Müzenin dinlenme alanının
hemen yanında el değmemiş güzelliği ile gerçek travertenleri görebileceksiniz.
Dinlenme alanında ilerleyen yol boyunca devam ederek vadiyi ve yamacı en güzel
açı ile gören travertenleri arkanıza alarak o takvim yaprağında ve internette
karşılaştığınız muhteşem görüntüleri yakalama şansınız olacaktır.
Dinlenme
alanlarında biraz soluk alabilirsiniz en yukarıya çıkınca. Müzeye ait bir satış
alanı mevcut. Alanda su ve çeşitli içecekleri temin edebilirsiniz. Su müze kart
indirimi ile birlikte 1,5 LT’ si 6,5 TL, bir bardak portakal suyu 20 TL’ye
satılmakta. Zorlu traverten tırmanışı sonrası soluklanarak hemen Travertenlerin
bittiği noktadan başlayarak kurulmuş Hierapolis Antik Kentini keşfe çıkıyoruz.
E tabi sırt çantamızdan terliklerimizi çıkararak. :D Hierapolis çok büyük bir
antik kent bu sebeple gezinize başlamadan su temin etmeniz iyi olabilir. WC
dinlenme alanının hemen ilerisinde yer almakta. Travertenleri gezimizi tamamlar
iken dönüş yolunda da tekrar göreceğimizi gözeterek biraz da Hierapolis Antik
Kentini dolaşalım dedik.
Hierapolis Antik
Kenti
Büyüklüğü
ile kuruluş alanı ile inanılmaz büyük geliyor ancak daha büyük olanları da
gezdiğimiz olmadı desek yalan olur. Örnek gez gez bitiremediğimiz PERGE ANTİK
KENTİ.
Hierapolis
antik kendinde kısmi olarak kazı çalışmaları devam etmekte. Antik kentten
geriye şuan görülebilecek bazı yıkılmış kalıntılar ile birlikte Tiyatro sur
kalıntıları, antik havuz ve eserlerin toplandığı müzeye dönüştürülmüş alanlar
yer almakta.
Tiyatro
alanı gördüğümüz en dik tiyatro ve harika korunmuş. Dönemin önemli isimlerine
sahne bölümünde eklenen oturma alanları sonrası seyirci basamakları da eklenmiş
ve çok dik bir yapı meydana gelmiş. Alan çok büyük ve görülebilecek kayda değer
diğer bir noktaya olan Antik Havuzu da görmek isteyerek ilerliyoruz. Havuza
girmek için kişi başı 100 TL ücret isteniyor. Müze kartı olanlara yüzde elli
indirim uygulanmakta imiş. Antik havuz derin değil ama güzel bir teması var.
Havuz Çevresinde tesis mevcut. Yemek yiyebileceğiniz hediyelik ürün
bakabileceğiniz dükkanlar mevcut.
Hierapolis
gezimizi tamamladıktan sonra düşüyoruz dönüş yoluna. Gelmeden önce buradan ufak
bir hatıra arayışımızı müzeden çıktıktan sonra yol üzerinde bulunan hediyelik
eşya dükkanlarından bir magnet alarak tamamlıyoruz.
Travertenler
ve Hierapolis bizim hoşumuza gitti. Sizler için de umarım güzel hisler
oluşturur.
Aşağıda sizler için biraz fotoğraf kareleri de aldık. Umarız beğenirsiniz.
Sevgi
ile kalın…
#hurimu
Gidip gördüm gerçekten muhteşem herkese tavsiye ederim
YanıtlaSil